DAR/ALAN İNSANLIĞA ‘KARINCA’ PRATİKLER
Buket Acartürk, 2000’li yılların
başından itibaren belirlediği konusal bağlamlar içerisinde ürettiği seramik
eserlerinde hem izleyiciye yeni öyküler anlatmayı, hem de malzemenin işlevsel
olanaklarını geliştirmeyi sürdürdü. “Karınca Kararınca” (2004) sergisi ile
seramik malzemenin plastiği dolayımında başkalaşım/metamorfoz kavramını
sorgulayarak işe başlayan Acartürk, “Sınana Sınana”da (2014) aynı temayı bu kez
dönüşüm/ötemorfoz kavramsallığı etrafında tartışmaya açarak sanatsal imgenin
geçirdiği değişim ve dönüşümlerin sonuçlarını form diline aktardı. “DARALAN”
isimli bu yeni sergisinde ise imge (karınca) özelinde devam eden başkalaşım ve
dönüşüm olgusunun aldığı yeni boyutun örneklerine yer veriyor.
Daha önceki
sergi düzenlemelerinde geleneksel anlamdaki kaideyi ortadan kaldıran ve mekânı
çalışmaların sunumuna yönelik olarak kurgulayan Acartürk, bu kez mekân
düzenlemesi ve kaideyi birlikte kullandığı eserlerini sergiliyor. Geçmiş sergi
düzenlemelerinde karınca imgesine eşlik eden “toprak” ve “meydan” gibi daha
özgürleştirici kavramlar/deneyimler yanında, ‘DARALAN’ın ima ettiği
sıkışmışlık/baskı duygusu ve form dilinin evrildiği çember/fasit daire (kısır
döngü) olgusu yeni bir duruma işaret etmektedir. Oyun dünyasına dair bir tanıma
işaret eden ‘dar alan’, oyuncuların/figürlerin (karınca) kurgulanmış bir alan
içerisinde antrenman/prova yapmasını anlatır. Oyuncu başına düşen alanın
yetersizliğine rağmen, ‘dar alan’da, oyuncunun (karıncanın) fizyolojik, teknik
yetenek ve pratiğinde şaşılası bir artış olmaktadır.
Hem çemberin
içinde hem dışında; hem çemberi taşıyan hem de çemberde gezinen karınca imgesi,
fasit daire içerisinde dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmeyi değil daha çok da onu
parçalayıp çıkmayı imliyor. Karıncalar bir kapan gibi kapatıldıkları bu kapalı
ve boğucu formları tüm beceri ve inatlarıyla değiştirip dönüştürerek etkisizleştirmekle
kalmıyor, bu tuzağı boşa da çıkarıyorlar. Fasit daire formunda delikler açarak,
deliklere dönüşerek onulmaz bir yanılsama yaratarak hem bu delikleri bir geçit
olarak kullanıyor, hem de deliklerin kendilerine dönüşerek zekâ ve
yetenekleriyle izleyeni şaşkınlığa uğratıyorlar. Dar/alan, fasit dairenin
boğucu etkisini yaratıcılıklarıyla dağıtıp parçalayan varlıklar olarak
karıncalar birer esin abidesi oluyorlar. Tekinsiz bir ortamda ve tehlike
karşısında “haydi değiş!” der gibi üzerinde gezindiği formun kendisine dönüşen
bu varlıklar baskılar ve sıkıntılardan dar/alan insanlığa çok şey anlatıyorlar.
Plastik bir
yapıntı dili olarak seramik malzemesinin form çeşitliliği bu serginin öne çıkan
başka bir yönünü oluşturuyor. Seramik malzeme Acartürk’ün eserlerinde elle
biçimlendirilerek, kalıplara dökülerek veya tornada çekilerek, karınca imgelemi
bağlamında anlam ve içeriğin gereksindiği yön ve eksende zengin bir biçimselliğe
bürünüyor. Sergi kapsamında kullanılan renk,
porselenin baskın beyazı ve diğer kil çeşitlerinin kendi doğal renkleri,
ifade edilen sıkışmışlık duygusuna vurgu yapıyor. Acartürk, hayvan/böcek
dünyası üzerinden insanlığa çağrı yapmaya ve önermeler sunmaya devam ederken,
diğer yandan ise toplumsallığın bir parçası olan bireyin değişen ruh halini bir
barometre gibi ölçüyor.
Ali
Asker BAL, Kasım 2017, İzmir.
|
DİLEMMA, 24x24x24
cm, 2017 |
|
İZ, 5.5x23.5x23.5 cm,2017 |
|
İZ, 5.5x23.5x23.5 cm,2017 |
|
DOLAP BEYGİRİ, 5x30x42 cm, 2017 |
|
YÜZLEŞME, 5x26x17.5 cm, 2017 |
|
YALNIZ, 3.5x51x51 cm, 2017 |
|
UMUT, 45x52x18.5 cm,2017 |
|
OLUŞUM, 9x106x38 cm,2017 |
|
KARAYDI, 17x54x5 cm,2017 |
|
RENGİNİ ALDI, 12.5x53x22 cm,2017 |
|
MAVİYDİ, 29x25x29 cm,2017 |
|
KESİT, 15x15x3.5 cm,2017 |
|
DERYA, 53x53x7 cm, 2017 |
|
İÇİNDE, 4.5x20.5x20.5 cm,2017 |
|
SARMAL, 40x60x7.5 cm,2017 |
|
YOL, 40x35x10 cm,2017 |
|
KENDİNDEN DOĞAN, 23.5X70X24.5 cm,2017 |
|
YEŞİLDİ, 33x33x14.5 cm,2017 |
|
KIZILDI, 10x32.5x31.5 cm,2017 |
|
SİRKÜLASYON, 22x22x27.5 cm,2017 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder